13.10.2009

Şimdi özetler

Ha bugün ha yarın derken on günden fazla olmuş yazmayalı. Bahar yorgunluğu sanırım, tembellik yapıyorum bugünlerde. Geçen günlerde neler oldu hızlıca sıralayacağım. Amaç not düşmek.

Geçtiğimiz değil ondan önceki haftasonu babamız bizimleydi. Keyifli, mutlu, huzurlu ve çabuk geçti sayılı gün. Dinlendik, eğlendik. Evin tadilatı ile ilgili kararlar aldık, bir an önce uygulayalım istedik. Aksiyon bende bekliyor.

Tam bir hafta önce bugün bizim kız Bilsem' e başladı. İlk gün ben götürdüm okula, öğretmenleri ile tanıştım. Perşembe günü okulun servisi ile gitti, dedesi eve getirdi. Aylardır kafamı meşgul eden ulaşım işi kendiliğinden çözüldü. Bir daha hiçbir şeye kaygılanmayacağım diye kendime söz verdim bakalım başarabilecekmiyim. Sonuçta su akar yatağını bulur misali, herşey bir şekilde çözülüyor, kaygılanmak boşa. Bugün 3. günü, bu yazıyı yazdığım saatlerde o daha okulda.

Geçtiğimiz cumartesi günü ise bir ay önce doğum yapan, eşimin bebeklik arkadaşına gittim. Uzun zamandır telefonla aramama rağmen ulaşamamıştım. Ne telefonları açıyor ne de beni arıyordu. Meraklandım. Kendisini sevdiğim ve dostuluğuna güvendiğim için gurur yapmadım. Başkası olsa kırılırdım, gönül koyardım. Dostluklar kolay kurulmuyor, kıymetini bilmek lazım. İyi olduklarını gördüm, sevindim, İdil bebeği sevdim. 

Aynı gün akşam iş yerinden bir arkadaşımın düğününe gittik. Babamız olmadığından kızım eşlik etti bana. Gelin eskiden eşimin iş arkadaşı idi, şimdi benim. Anladım ki eşimin arkadaşlıkları daha sağlam, ben bu işi beceremiyorum. Eskiden diyalogumuzun çok iyi olduğu pek çok arkadaşımızın benimle arkadaş olamadıklarını anladım. Hepsi kırgın bana, eşim kadar güçlü arkadaşlıklar kuramıyorum sanırım ya da iş arkadaşlarım ile arkadaş olamıyorum. Bu beni üzdü biraz. Hala bu süreci sorguluyorum. Eşimi tanımasaydı sanırım beni düğüne davet bile etmezdi. Kalbim kırıldı, içim burkuldu niyeyse.

Pazar günü çok sevdiğim eski komşuma bir saatliğine diye gittik. Amacımız kahve içmek, biraz sohbet etmekti. Her zaman ki gibi öğlen yemeğimizi yedikten sonra eve döndük. Eşi, kendisi ve çocukları o kadar iyiler ki. Cumartesi günkü hüsrandan sonra iyi geldi. İyi ki varsınız.

Aylardır üstün körü topladığım evim ile ilgilendim sonra, akşam üzeri sildim, süpürdüm. Mis gibi oldu. Artık rahat rahat komşularıma kahve ısmarlayabilirim. Herkes gelsin, kahveler benden bu hafta. Karar verdim, haftasonları evimle daha çok ilgileneceğim.

Haftasonu hamsi yedik kızımla, en favori yemeğimiz. Yapması kolay, yemesi kolay. Hamsi yerken hep çocukluğum gelir aklıma. Soğuk pazartesi akşamları ailecek masaya kurulup hamsi yerdik, yanında da bol salata. Canım annem seni ne çok özledim, bir bilsen, ah bir görebilsem.

Haftaya biraz yorgun, biraz kırgın, biraz umutlu, biraz mutlu başladım. Her telden yani, ne yana çekersen orası ağır basacak türden.

Bir rüya gördüm geçen gün, evdeki fazlalıkları elden çıkarıyordum, atıyorum atıyorum bitmiyor. Uzun zamandır düşündüğüm ama yapamadığım elden geçirme işini ne çok ertelediğimi hatırladım, rüyama bile girmişti. Bugünlerde nedense sanki eskileri elden çıkrmazsam işlerim yoluna girmeyecek diye düşünüyorum. Ben de bundan sebep dün akşam Ömür' ün bebeklik kıyafetlerini çıkardım sakladığım yerden,  dolabın üstünden. Tekrar bir gözden geçirdim, bazılarını vermek için ayırdım. Bir kısmını da belki bir kardeşi olur diye sakladım. Hatta dolabının bir bölümüne güzel güzel yerleştirdim bebeklik kıyafetlerini. Gelişini bekler gibi prova yaptık kızımla, hoşumuza gitti.

Bugün ise içimde yine bir boşluk vardı. Hayırdır dedim, başladım güne. Sabah sabah bir denetleme atlattıktan sonra öğleden sonrada bir firma ile yapılan görüşme ile günü bitirdim. Hayır oldu çok şükür.

Şimdi ise kızımla ilgilenme zamanı. Halini hatırını sormalı, günü nasıl geçti öğrenmeli. Ağzından cımbızla bir kaç ipucu almalı.

Özetleri dinlediniz.

Hiç yorum yok: