14.06.2010

Mutluluk geçmişte yaşanan güzel günlerdir.

Resim buradan
İnsan elindekilerin kıymetini kaybedince anlıyor diyeceğim. Hadi ordan diyeceksiniz. Ama öyle. En acısı da bunu söylemek ve elindekilerin kıymetini hala bilmemek sanırım.
Biz üç kişilik çekirdek aile nasıl keyifli gezer tozardık bir zamanlar. Haftasonları evde durmazdık.
Şezlonglar elimizde piknik çantaları sırtımızda nerede su kenarı bulursak oraya ilişirdik hemen. Çantamızda kitaplar, gazeteler, oyunlar eksik olmazdı.
Bazı bazı çadırımızı alır kamp yerlerine atardık kendimizi. Sabahları patates kızartması, öğlenleri spagetti en ala yemeğimiz olurdu. Eğer şanslıysak, balık vurduysa oltamıza akşama ziyafet vardı.
Bazen havuz başına giderdik. Havuzdan çıkınca yediğimiz patates kızartmalarının tadı hala aklımda. 
Uzaklara kaçardık bazen. Bir keresinde sırf üç saat denize girmek için binlerce kilometre gitmiştik.
Mangalımız hep arabamızın arkasında olurdu. Nerede manzara güzelse oraya kuruverirdik soframızı.
Kimi zaman kör karanlıkta birimizin elinde lüks, birimizin elinde oltalar balık tutmaya giderdik. Balık vurmasa da, gördüğümüz Caretta Caretta yeterdi bize.
Bunların hiçbirini yapamazsak eğer arabaya atlar güzel evlerin olduğu sokakları gezerdik. Bakmakta parayla değildi ya. Belki birgün bizim de olurdu.
Şimdi herbiri sadece anı olarak rafa kaldırıldılar.
Biz hayat gailesinin içinde çırpınırken, Ömür de okul gailesiyle boğuşur oldu. Hiç birimiz alışamadık bu yeni duruma. Sessiz sessiz hepimiz özler olduk o günleri. Birimiz hayal kurarken, diğerimiz koşulsuz hayale dahil olamıyor artık. Her birimiz bir diğerinden saklıyor gerçekleri. Herkes kendine dürüst artık.
İnsan elindekilerin kıymetini kaybedince anlıyor diyeceğim. Hadi ordan diyeceksiniz. Ama öyle. En acısı da bunu söylemek ve elindekilerin kıymetini hala bilmemek sanırım.
Şükrediyorum. Hala nefes aldığım için, hala birlikte olduğumuz için. Şükrediyorum. Yarına dair hala umudum olduğu için.

Hiç yorum yok: