5.08.2009

MOMO / Michael Ende

Bir uçak yolculuğu sırasında, işyerinden arkadaşımın elinde gördüm bu kitabı. Kitabın çok güzel olduğunu, bitirince okuması için Ömür' e vereceğini söyledi ve yol boyunca okumaya devam etti. Bir ara yan gözle bir baktım kitaba, bir bilmece vardı sayfada. Hora ustanın Momo' ya sorduğu bilmece, güzeldi, etkilendim. Arkadaşım dönüş yolunda da okumaya devam etti ve kitabı bitirdi. Uçaktan indiğimizde kitap bendeydi artık. İşte böyle tanışmıştım
Momo
ya da zaman hırsızlarının
ve çalınmış zamanı insanlara
geri getiren çocuğun tuhaf öyküsü ile.
Ömür büyük bir hevesle okumaya başladı önce. Kitabı yarıladı da. Daha tamamını okumak için küçüktü, vazgeçti okumaktan. O sıralar şimdi kimse ile paylaşamadığı favori kitabı Küçük Hafiyeleri almıştı. Bir an evvel onu okumayı istiyordu. Ben de çok ısrarcı olmadım, bitirmesi için.
Kitabı ben okumaya başladım sonra. Okudukça çocuk kitabı kategorisinde yer alan bu kitabın aslında herkes tarafından okunması gerektiğine karar verdim. Zamanın azlığından yakındıkça, gelecekle ilgili kaygılandıkça, işyerinde bunaldıkça, gereksiz hırslara kapıldıkça tekrar tekrar okunması gereken bir başucu kitabı Momo. Tanıdığım herkese okumalarını tavsiye ediyorum. Anlatılanların hepsi biziz, tümü gerçek.
Yazarın kitabın sonunda yazdığı cümle beni çok etkiledi.
"Ben size bütün bunları, olup bitmiş gibi anlattım.
Oysa gelecekte olacakmış gibi de anlatabilirdim.
Benim için ikisi arasında büyük ayrım yok."
Kitapta anlatılanların tümü hepimizin yaşadığı ya da yaşayabileceği masal tadında anlatılmış gerçekler. Küçük büyük herkes okumalı bence.
Bir de sevgili Hayriye hanım' ın (elifin günlüğü) kızı Boncuk ve Ömür için buraya Çöpçü Beppo' nun dostu Momo' ya anlattıklarından bir alıntı ekleyeceğim. Umarım önlerindeki uzun yolda Beppo' nun öğüdü ikisine de ışık tutar, yol gösterir.
"Beppo sokağı süpürürken yavaş. ama belli bir tempo ile çalışırdı.
Her adımda bir nefes alır; her nefeste bir süpürge sallardı.
Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Bir adım - bir nefes - bir süpürge. Böyle sürüp giderdi.
Arada bir durur ve önüne bakarak düşünürdü. Sonra tekrar bir adım - bir nefes - bir süpürge.
Bak Momo derdi, ne oluyor, biliyor musun?
Bazen önüne upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor.
O zaman acele etmeye başlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan.
Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduğunu fark ediyorsun.
Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun.
Ve cadde hala upuzun bir şekilde seni bekliyor.
İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı.
Her zaman adım adım ilerlemeli.
Sürekli olarak bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur.
Önemli olan işini iyi yapmaktır.
Öyle de olmalı.
Bir de bakarsın ki adım adım bütün yolu bitirmişsin.
Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan.
Önemli olan da budur.
Çok uzun bir yazı oldu biliyorum ama ekleyeceğim son bir teşekkür var buradan.Tanıdığım günden beri benim Momom, Beppom, Gigim, Kassiopeiam ve Hora ustam olan eşime diyeceklerim. İyi ki varsın, iyi ki seni tanımışım, iyi ki benim eşimsin. Seni çok seviyorum.

3 yorum:

Elifin Günlüğü dedi ki...

Merhabalar...Hoş bir sürpriz oldu sahiden. İlkyaz'la birlikte okuduk. Bu da size minik sürpriz olsun.. Ben yine boncuk demeye devam edeyim ki aramızda problem çıkmasın :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Kitabı merak ettim mutlaka edinip okumalıyım.
Sevgiler...

7.oda dedi ki...

ilk fırsatta alacağım, çok teşekkürler paylaştığın için..